Hace Şemseddin Muhammed- i Şirazi
Mahlası Hafız, lakabı Lisanü'l Gayb olan ve Hace Hafız olarak bilinen İran'ın meşhur şairi, Hace Şemseddin Muhammed- i Şirazi, h.726 / m.1315 yılında Şiraz şehrinde dünyaya geldi.
İran'ın en büyük gazel söyleyen şairi ve İran Edebiyatının dahilerinden biri olan Hafız, çocukluk döneminde mektephanede Kurân'ın çoğu surelerini ezberleyip, Sadi'nin "Gülistan"ını birkaç kez okudu. Daha sonra şiir söylemeye başladı.
Dokuz yaşındayken Kurân hafızı oldu ve o zamandan itibaren Hafız mahlasıyla bilinmeye başladı. Kısa bir süre sonra ilim ve bilime merak sardı. Bu ilgi ve merak onun bilginlerin ve bilim arayanların safına katılmasını sağladı.
Hafız fıkhi bilimler ve Fars Edebiyatına ek olarak Arap Dili ve Edebiyatında da maharet kazandı. Ayrıca şiirlerinden de anlaşıldığı üzere Nücum bilimi ve musiki alanlarında da bilgi sahibiydi. Hafız'ın şiir söylemekte Firdevsi, Nizami, Sa'di, Hâcû-i Kirmani ve Kemal-i Hucendi gibi İran'ın bazı meşhur şairlerinin şiirlerinden, hem de Mütenebbi, Ebû Furâs ve Ebu'l Alâ-i Muarri gibi bazı Arap şairlerin eserlerinden esinlendiği söylenebilir.
Hafız, İranlı şairlerin arasında en çok Hacû-i Kirmani, sonra da Sa'di'nin şiirlerinden etkilenmiştir kendi deyimiyle. Bununla birlikte Hafız'ın şiirleri içerdiği yenilikler açısından çoğu şairlerin eserlerinden üstün sayılır.
Hafızın şiirleri edebi sanatlarla doludur. O edebi sanatlardan mefhum zincirlemeleri ve mana çağrışımları geliştirmek yönünde yararlanmıştır. Hafız ince manalar ile lafızlar, tabirler ve edebi sanatlar arasında denge, ölçü ve uyum sağlayarak şiirin güzelliği ve çekiciliğini mucize sınırına ulaştırmayı başarmış bir şairdir.
Hafız'ın şiirinde musiki aşamasına ulaşmaya veya yaklaşmaya yönelik bir çaba iki boyutta gözlemlenmektedir. Birinci boyuttan bakıldığında; sözcüklerin seçimi ve birbirine bağlanması, vezinler ve kafiyelerin uyumundan ötürü şiirlerin içinde ve dışında bir ahengin var olması barizdir.
İkinci boyuta gelince; Hafız'ın şiirinde hissedilen ahenklerin, manalar oluşturmakta, hayaller kurmakta ve duygulara hitap etmekteki etkisinin söz konusu olmasıdır.
Kelimelerin seçimi biçimleri, cümlelerin birleşimi yöntemleri, teşbihlerin güzelliği ve çoğunlukla ihamlı olması Hafız'ın şiirlerini öyle özgün kılmıştır ki insanların büyük bir kısmı, şairin amacı ve şiirin gerçek anlamını bilmek gibi bir merakları olmadan onun beyitlerini kendi isteklerine göre, gönülerinin istediği biçimde yorumlayıp tefsir etmeye ilgi duyar.
Gazel şairi olarak bilinmekte olan Hafız'ın şöhreti en çok gazellerine borçludur. En çok gazellerden oluşan Divan'ında, rübailer ve kıtaların yanısıra Sakiname ve Vahşi Ceylan adlı kısa bir mesnevi ve beş kaside de bulunmaktadır. Hafız'ın Divan'ı geçen altı asır boyunca en çok nüshası yazılmış olan Divanlardandır. Dünya kütüphanelerinin pek çoğunda Hafız'ın Divanı'nın bir veya birkaç el yazmalı nüshası bulunmaktadır. Baskı sanayisinin Doğu ülkeleri ve İran'a girmesinin ardından hiç bir Farsça eser Hafız'ın Divan'ı kadar basılıp yayımlanmamıştır.
Hafız'ın Divan'ı ayrıca en az 28 dil olmak üzere çeşitli dünya dillerine çok sayıda çevirileri de yapılmıştır. Aynı zamanda pek çok İranlı ve yabancı yazar Hafız ve şiirleri hakkında eserler yayımlamışlardır. Hafız tüm dünya halkı arasında büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Ancak Hindistan Yarı Kıta'sında ona karşı duyulan ilginin boyutları kat kat daha fazladır.
Hafız'ın şiirlerine değerine değer katan konu, bizim bilinçaltı zihnimizdeki yorum gücünün onun şiirinde gizli bir şekilde bulunmasıdır.
Hafız ne tam manasıyla şeriatçı bir zahit, ne tam olarak bir sufi ne de kamil haliyle bir ariftir. Onun aslında çok ilginç bir makam olan "Rintlik" adında icat ettiği denilebilecek bir tarikatı vardır.
Alman bir şair ve yazar olan Goethe, Batı-Doğu Divanı'nı Hafız'da esinlenerek yazmış ve Divanı'nın ikinci bölümünü "Hafız Name" adıyla Hafız'ı medhetme içerikli şiirlere tahsis etmiştir. Meşhur Rus Şair olan Pushkin de Goethe gibi Hafız'ın hayranıydı. O Farsça bilmemesine rağmen onun şiirlerini Almancadan Rusçaya çevirerek, bir de Goethe'nin Batı-Doğu Divanı'nı inceleyerek Hafız'ı tanımaya çalışıyordu. Nihayet üstün zekası ve edebi zevki sayesinde Hafız'ın iç dünyasına ulaşmayı ve onun söylemek istediklerinin çoğunu idrak etmeyi başardı. Bu da tam olarak önceden Goethe'nin katettiği yoldu.
Pushkin'in Hafız'a olan gönül bağlılığı o derecede güçlüydü ki bir kıtasında kendi düşüncelerini Hafız'a intisap edip, kendi bakış açılarını "Hafız'dan" diye ortaya koymuştur.
Hafız'a karşı hayranlık besleyen şairlerden biri de ünlü Türk Şair, Yahya Kemal Beyatlıydı. Yahya Kemal'in Hafız hakkında söylediği meşhur bir şiiri vardır. Onun bu şiiri Türk halkının hemen hemen hepsi tarafından ezbere bilinir.
Hafız m.1390 yılında Şiraz'da dünyaya veda etti. Her yıl 12 Ekim gününde onu anma töreni Şiraz'da, yerli ve yabancı araştırmacılar, sanatçılar ve onu sevenlerin katılımıyla "Hafıziyye" adındaki mezarının bulunduğu mekanda düzenlenmektedir. .
İran'da 12 Ekim günü "Hafız Günü" olarak adlandırılmıştır.
İsim | Hace Şemseddin Muhammed- i Şirazi |
Ülke | İRAN |
lakap | Hafız Şirazi |
Renk Körlüğü seçimi
Kırmızı körlük Yeşil körlük Mavi körlük Kırmızıyı görmek zor Yeşili görmek zor Maviyi görmek zor Tek renkli Özel Tek RenkliYazı tipi boyutu değişikliği:
Kelime aralığını değiştir:
Satır yüksekliğini değiştir:
Fare türünü değiştir: