KADIN, AİLE VE İSLAMİ YAŞAM TARZI PROGRAMI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müşavirliği ve Çukurambar Kültür Sanat Merkezi’nin ortak iş birliğiyle Kadın, Aile ve İslami Yaşam Tarzı konulu bilimsel konferans düzenlendi.

Onlarca öğrenci, sanatçı ve toplumun farklı kesimlerinden kişilerin katılımıyla gerçekleştirilen konferansta, Çukurambar Kültür Sanat Merkezi Başkanı Hülya Uşan ve İran kültür müsteşarı Seyid Kasım Nazimi’nin hoş geldin konuşması ardından, İran’ın Türkiye Büyükelçisi’nin eşi sayın Meryem Osare  konuşma yaptı. Konuşmasında kadının sosyal misyonuyla birlikte aile ve bireysel rolleri arasında denge sağlanması gerektiğine vurgu yapan Osare, İslam Devrimi’nin İranlı kadınların toplumdaki nüfuzunun artmasında yarattığı etkilere dikkat çekti.

Konferansın bir sonraki konuşmacısı örnek bir Müslüman kadın olarak Hz. Hatice’nin hayatını anlatan sayın Hacer Özdemir oldu. Hazreti Hatice’nin Peygamber Efendimiz’in desteklenmesindeki rolüne ve Peygamberliğin ilanından önceki dönemdeki toplumsal rolüne değinen Özdemir, onun hayatını Müslüman bir kadının bireysel ve sosyal hayatı için mükemmel bir model olarak nitelendirdi.

Konferansın son konuşmacısı Bakır el-Ulum Araştırma Enstitüsü Başkanı Hocatü’l-İslam ve’l-Müslim Seyid Ali Musevi oldu.

Modern ve geleneksel kadın modelinin aksine, Müslüman kadının gerçek misyonunu bünyesinde barındıran devrimci kadın modeli olduğunu belirten Musevi, ‘Dünyadaki baskılara karşı mücadele eden, bayağılığa direnen devrimci kadın, ruhsuz ve çarpık modern ve geleneksel dünyaların aleyhine dünyamızın ruhudur. Bu kadının örneğini aslında mevcut savaşın asıl direniş unsuru olan Gazzeli kadınlarda görüyoruz.’ Dedi.

Musevi devam etti: Filistinli erkekler tünellerde direniş ve savaştayken aslında Gazzeli anneler ve kadınlar yerinden edilmenin ve Siyonist zulmün yükünü taşıyorlar. Bebeklerinin  ve çocuklarının öldürüldüğünü, ailelerinin yok edildiğini gören ama Filistin’de mücadele ve adalet arama ruhunu canlı tutan Gazzeli kadınlar aslında mevcut dünyamızın gerçek sesi ve ruhudurlar.

Musavi, ideal bir medeniyet yaratmanın, o toplum ve medeniyetin kadınlarının ilerlemenin ve mükemmelliğin zirvesine ulaşmasından başka bir yolu olmadığını vurgulayarak, ‘Eğer İslam toplumunda Hazreti Hatice, Hazreti Fatıma ve Hazreti Zeyneb gibi örnek şahsiyetler ve onların yürüttükleri davalar olmasaydı tarih İslam dünyasının parlak sahnesine tanık olamayacaktı’ dedi.