Anadol’unun İran Felsefe Tarihindeki rolü
İran ile Türkiye arasındaki tarihi felsefi ilişkiler ve bu ilişkilerin iki ülke teolojisinin geleceğindeki rolünü konu alan ilmi toplantı, İmam Bakır Araştırma Enstitüsü Başkanı Hüccetü'l-İslam ve el-Müslimin Seyid Ali Musavi'nin konuşmasıyla gerçekleştirildi
İran ile Türkiye arasındaki tarihi felsefi ilişkiler ve bu ilişkilerin iki ülke teolojisinin geleceğindeki rolünü konu alan ilmi toplantı, İmam Bakır Araştırma Enstitüsü Başkanı Hüccetü'l-İslam ve el-Müslimin Seyid Ali Musavi'nin konuşmasıyla gerçekleştirildi.
İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarlığı’nda gerçekleşen bu 3 saatlik toplantıda Hocatü'l-İslam ve Müslim Musavi, felsefi düşünce tarihinde İran ve Anadolu arasındaki ikili etkileşimi ele aldı.
Yunan felsefesinin İslami dönemdeki İran topraklarına girişi ve Molla Sadra’dan önce İbn Arabi felsefesinin İran'a girişini iki tarihi aşama olarak değerlendirip bu aşamalardaki Anadolunun konumuna değinen Musevi, İran'daki felsefe tarihinin Anadolu ile ilgi çekici derecede ilişkili olduğu, İslam dünyasının bu iki önemli coğrafyasının fikri dayanışmasının tarihi köklerini göstermektedir.
Yunan felsefesinin İran'a girmesinde ve Farabi'nin ortaya çıkmasında Antakya felsefe ekolünün özel bir rol oynadığına işaret eden Musavi, İran'da İslam felsefesinin ortaya çıkışında Anadolu'nun etkisi olduğunu söyledi. O, ayrıca İbn Arabi'nin felsefesinin İran'a aktarılmasında Konya felsefe ekolünün özel rolünü vurgulamış ve bu aşamayı İran'da modern felsefe tarihinin ortaya çıkışının temeli olarak değerlendirdi.